X

Dezenfeksiyon Nedir?

Hastalığa sebep olan mikroorganizmaların tamamının veya büyük çoğunluğunun ortadan kaldırma sürecini tanımlayan ifadeye ‘dezenfeksiyon’ denilmektedir. Bu mikroorganizma tanımına cansız objeler üzerindeki bakteri sporları girmez. Sağlık hizmetlerinin verildiği ortamlarda, kullanılan objeler sık sık sıvı kimyasallar veya ıslak pastörizasyon yöntemi ile dezenfekte edilirler. Çeşitli değişkenlerden her biri dezenfektanın kuvvetini etkilemekte, onu hükümsüz bırakabilmekte veya verimliliğini kısıtlayabilmektedir.

 

 

Sterilizasyon Nedir?

Her çeşit mikrobik yaşamın ortadan kaldırılmasını ve imha edilmesini içeren, sağlık hizmetlerinin verildiği kuruluşlarda fiziksel ve kimyasal yöntemlerle yürütülen süreci tanımlayan ifadeye ‘sterilizasyon’ adı verilmektedir. Basınç altında buhar uygulaması, kuru ısı verme tekniği, EtO gazı uygulaması, hidrojen peroksit gaz plazması ve sıvı kimyasalların tüm araç gereçlere nüfuz ettirilmesi, sağlık tesislerinde kullanılan sterilize etmeye yönelik başlıca etkenlerden ve uygulamalardandır.

Ayzer ilaçlama; Profesyonel ekiplerimizden dezenfeksiyon ve ilaçlama hizmeti

0532 715 2029

0 312 212 07 24

Yada iletişim sayfamızdan bilgi alabilirsiniz.

Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon Neden Önemlidir?

Günümüzde SARS-CoV-2 diye adlandırılan insana yönelik alışılmadık bir koronavirüs çeşidinin baş göstermesi, insanlarda solunumla ilgili ciddi enfeksiyonlara sebep olması dolayısıyla küresel anlamda bir sağlık sorunu haline geldi.  Hastalığın insandan insana bulaşma aşamasıyla ilişkili; kuluçka süresinin 2 ila 10 gün arasında olduğu, yayılmanın damlacıkların halinde kolaylıkla gerçekleştiği ve virüsle temas eden eller ve yüzeyler üzerinden bulaştığı biliniyor.

SARS-CoV-2’ye özel bir tedavi yöntemi şu an için mümkün olmadığından, virüsün daha fazla yayılmanın önlenmesi, erkenden sınırlama ve engelleme çalışmalarının yürütülmesi, gelişmekte olan salgının durdurulması ve bu benzersiz yayılmacı tehdidin kontrol altına alınması açısından son derece önemlidir.

Dezenfeksiyon ve Virüsün İlişkisi

Analiz edilen 22 çalışmanın açığa çıkardığına göre insana yönelik tehdit içeren; Ağır Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS), Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) gibi ciddi hastalıklar veya yöresel türdeki hastalıklara sebep olan koronavirüsler; metal, cam veya plastik gibi cansız yüzeylerde 9 güne kadar canlılığını sürdürebilmektedir. Sıcaklığın 30°C ve üstü olduğu durumlarda virüsün gösterdiği direncin süresinde azalma gözlemlenmiştir. Hayvanlara etki eden koronavirüslerin ise 28 günden uzun süre bile dayanıklılıklarını korudukları gözlemlenmiştir.

Sağlık merkezlerinde sıklıkla temas edilen yüzeyler, bahsi geçen sebeplerden ötürü virüs kaynaklı bir yayılımın potansiyel kaynağını teşkil edebilmektedir. Koronavirüslerin bulaştığı yüzeylerden ellere geçişi ile ilgili veri bulunamamıştır. Bununla birlikte, grip hastalığına (influenza) sebep olan A virüsü ile 5 saniyelik bir temasın virüsün taşıdığı hastalık yükünün %36.1’ini ellere aktardığı görülmüştür. Temasın etkisinin HPIV (parainfluenza) 3 hastalığına sebep olan virüs ile 5 saniyelik bir yüzey-el teması için daha az (%1.5) olduğu tespit edilmiştir. (Kampf ve diğerleri, 2020)

Yapılan gözleme dayalı bir çalışmaya göre öğrencilerin elleriyle yüzlerine saat başı 23 kere dokundukları ve bu temasın %56’sının derileri, %36’sının ağızları, %31’inin burunları ve %31’inin ise gözleri ile olduğu saptanmıştır. Koronavirüslerin cansız yüzeyler üzerindeki viral yüklerinin ne kadar olduğu tam olarak bilinmemesine rağmen, dezenfeksiyon yöntemiyle yüzeyler üzerindeki bu virüs yükünün azaltılmasını sağlamak akla yatkın bir önlem gibi görünmektedir. Özellikle temasın sıklıkla gerçekleştiği yerlerde bu önlemlerin alınması için daha fazla titizliğin gösterilmesi gerektirmektedir.

Koronavirüs Salgınının Gerektirdikleri

Çin’de 12 Şubat 2020 tarihi itibariyle, toplamda 45.171 zatürre (pnömoni) vakası onaylı daha önceleri benzeri görülmemiş bir virüs salgını patlak verdi. SARS ve MERS’ten sonra geçen yirmi yıllık süre içinde ortaya çıkan bu üçüncü tür, yüksek derecede patojenik yani hastalığa neden olan bir insan koronavirüsüdür.  İnsandan insana bulaşması itibariyle sağlık kuruluşlarında ve kamusal alanlardaki yayılımın önlenmesi azami önem arz etmektedir.

Koronavirüslerin virüs bulaşan kuru yüzeylerden yayılımının burun, göz ve ağız yoluyla insanın kendine bulaştırması şeklinde gerçekleştiği varsayılmaktadır. Bu durum, cansız yüzeylerdeki virüslerin ne kadar büyük tehlike oluşturduğunun altını çizmektedir. Dünya çapında, özellikle sağlık kuruluşlarında, dezenfeksiyonu sağlamak için çeşitli etken maddeler kullanılmaktadır.

Dezenfektanların İçeriği

Dünya Sağlık Örgütü, ‘çevresel temizliğin sağlanmasını ve dezenfeksiyon talimatlarının gerektiği gibi ve istikrarlı bir biçimde yürütülmesi’ni önermektedir. Ayrıca ayrıntılı olarak gerçekleştirilecek çevre temizliğinde; su, deterjan ve hastane düzeyindeki dezenfektan kullanımının (sodyum hipoklorit gibi) etkili ve yeterli uygulamalar olacağına değinmektedir. Çamaşır suyu genel olarak, 1:100 oranında, %5 sodyum hipoklorit ile seyreltilmiş ve nihai konsantrasyonu %0.05 olan çözelti formunda kullanılır. (Kampf ve diğerleri, 2020)

Ayrıca bu virüsler, içeriğinde %62-71 oranında etanol, %0.5 oranında hidrojen peroksit veya %0.1 oranında sodyum hipoklorit bulunan dezenfektanlarla bir dakika içinde etkisiz hale getirilebilmektedir. Tıp literatüründe biyosidal etken olarak adlandırılan ve insan sağlığına zarar veren biyolojik veya kimyasal organizmaları öldürmede kullanılan ilaçlardan diğerleri olan, %0.05-0.2 oranındaki benzalkonyum klorit veya %0.02’lik klorheksidin diglukonat’ın ise diğerlerine göredaha az etkili olduğu bilinmektedir.

Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon Kılavuzu

2008 yılında yayınlanan Sağlık Kuruluşlarında Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon Rehberi hastalar üzerinde kullanılan medikal araç ve gereçlerin temizlik, dezenfektasyon ve sterilizasyonunun sağlanmasıyla ve hastane ortamının dezenfekte edilmesi ile ilgili tercih edilen metotların üzerinden kanıtlara dayalı tavsiyeler sunmuştur. Dezenfeksiyon ve sterilizasyon sonuçlarından alınacak maksimum verim, öncelikle organik ve inorganik malzemelerin ortadan kaldırılarak temizlenmesine dayanır. Hastaların bakımında kullanılan ekipmanların temizliğinde aktif rol alan kimyasal dezenfektanlar; alkol türleri, glutaraldehit, formaldehit, hidrojen peroksit, iyodofor, ortho-phthalaldehit, perasetik asit, fenolik, kuaterner amonyum bileşenleri ve klor içeriklidir. (Rutala&Weber, 2008)

Dezenfektanın seçimi, konsantrasyonu ve ortamın dezenfektana maruz bırakılacağı süre ekipmanın kullanımıyla ilişkili olan enfeksiyon riskine bağlıdır. Sterilizasyon yöntemleri arasında buharla sterilizasyon, etilen oksit, hidrojen peroksit gaz plazması ve sıvı perasetik asit kullanımı sayılabilir. Düzgün olarak uygulandığında, bu temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon süreçleri tıbbi ve cerrahi ekipmanlar üzerinden bulaşan enfeksiyon riskini azaltabilir.

dezenfeksiyon

Kimyasal Dezenfektanlar

Birçok dezenfektan ya tek başına ya da farklı kombinasyonlar dahilinde sağlık tesislerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar arasında alkol, klorin, klorin bileşenleri, formaldehit, glutaraldehit, ortho-phthalaldehit, hidrojen peroksit, iyodofor, presetik asit, penolik ve dörtlü amonyum bileşenleri sayılabilir. Dezenfektanlar birbirleri yerine kullanılamazlar. Ayrıca doğru şekilde oluşturulmayan konsantrasyonlar ve uygun olarak seçilmeyen dezenfektanlar çok uç fiyatların ödenmesine sebep olabilir.

Temizlik personeli arasında çeşitli meslek hastalıklarına sebebiyet veren dezenfektanların (formaldehit, glutaraldehit ve klor gibi) kullanımı, tehlikeyi en aza indirecek şekilde önlemler alındıktan sonra uygulanmalıdır. Eldiven kullanımı, ortamın havalandırılması bu önlemler arasında sayılabilecek olanlardan birkaçıdır. Uçucu kimyasal kullanımı, astım ve havayolu ile bulaşan hastalıkların bu tip kimyasallara duyarlı insanlar arasında görülmesine sebep olabilir.

Kritik Eşyaların Dezenfektasyonu

30 yıldan fazla zaman önce, Earle H. Spaulding, dezenfeksiyon ve sterilizasyon ile ilgili mantıklı bir yaklaşım ileri sürdü. Bu yaklaşım daha çok hasta ekipmanları ve eşyalarına yönelikti. Oluşturulan sınıflandırma şeması o kadar açık ve mantıklı idi ki sürdürüldü, incelenip düzeltildi ve enfeksiyon kontrolünde çalışan uzmanlar tarafından başarılı bir şekilde kullanıldı.  Spaulding, dezenfeksiyonun doğasının eşya ve araç-gereçleri kategorize edilerek anlaşılabileceğine inanıyordu. Kritik, yarı kritik ve kritik olmayan şeklinde enfeksiyon riskine göre eşyalar sınıflandırılmalıydı. Bu terminolojiye ‘El Yıkama ve Hastane Ortamının Kontrolü için Rehber’, ‘HIV, HBV Hastalıklarının Sağlık ve Kamusal Güvenlik Kuruluşu Çalışanlarına Yayılımının Engellenmesi için Kılavuz’ ve ‘Sağlık Kuruluşlarında Çevresel Enfeksiyon Kontrolü için Kılavuz ‘ gibi bilgi kılavuzlarında değinilmiştir.

Kritik Malzemeler

Bu kategori altındaki malzemeler, herhangi bir mikroorganizma ile hastalık bulaşması durumunda yüksek derecede enfeksiyon riskine sahip maddelerdir. Bu yüzden, steril dokulara veya vasküler sisteme temas eden objeler sterilize edilmelidir. Çünkü mikrobik canlıların bu nesnelere bulaşma durumu ciddi hastalıklara dönüşebilmektedir. Bu kategori steril vücut boşluklarında kullanılan cerrahi ekipmanları, kalp ve boşaltım sistemindeki sıvıları taşımada görevli kullanılan kanalları, implantları, ultrasonik kontrol çubuklarını içerir.

Bu sınıftaki çoğu malzemenin mümkünse buhar yöntemi ile sterilize edilmesi gerekmektedir. Isıya duyarlı objeler etanol, hidrojen peroksit gaz plazması ile, eğer diğer yöntemler de uygun görülmezse sıvı kimyasal sterilizasyon yöntemleri ile arındırılması gerekmektedir.

Yarı Kritik Malzemeler

Bu kategori altındaki malzemeler mukoza zarı veya bütünlüğünü kaybetmiş deri ile temasta bulunan ekipmanları içerir. Solunum yolları ile ilgili ekipmanlar, anestezi ekipmanları, bazı endoskoplar, gırtlak muayenesinde kullanılan aletler, yemek borusunda kullanılan araçlar, sistoskoplar, anorektal manometri sondaları, ve diyaframa yerleştirilen halkaları kapsar.

Sayılan bu teçhizat herhangi bir mikroorganizmanın varlığından arındırılmalıdır. Bununla birlikte, az miktardaki bakteri sporuna izin verilebilir. Yarı kritik eşyalar, minimal açıdan yüksek seviyede dezenfektasyon grubuna giren kimyasal dezenfektanlarla temizlenmelidir.

Kritik Olmayan Malzemeler

Kritik olmayan olarak nitelendirilen malzemeler, bozulmamış cilt ile temas kurabilir ancak mukoza zarlarıyla kurmaz. Bütüncül deri mikroorganizmalara karşı etkili bir bariyer görevi görür. Bu yüzden cilt üzerinde kullanılan aletler ‘kritik olmayan’ vasfıyla değerlendirmeye alınır. Bu kategori de kendi içinde kritik olmayan hasta eşyaları ve kritik olmayan ortam yüzeyleri olarak ikiye ayrılır. Hastaların kritik olmayan eşyaları arasında; yatak lazımlığı, kan basıncını ölçmede kullanılan kolluklar, koltuk değnekleri ve bilgisayarlar sayılabilir.

Kritik ve yarı kritik malzemelerin aksine kritik olmayan eşya grubundakiler, kullanıldıkları yerde dezenfekte edilebilirler; bunun için merkezi işlem alanına getirilmelerine gerek yoktur.

1981’den beri Dezenfektasyon ve Sterilizasyondaki Değişimler

Daha önceden 1981 yılında yayınlanan kılavuzdan bu yana bazı değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan ilki formaldehitin kimyasal sterilizasyonlar arasından çıkarılmasıdır. Çünkü bu madde zehirlidir, tahriş edicidir ve genel olarak kullanım alanına sahip değildir. İkinci olarak, dezenfektanlar arasına birkaç yeni kimyasal arındırıcı eklenmiştir. Bunlar arasında hidrojen peroksit, perasetik asit ve bu ikisinin karışımı sayılabilir. Üçüncü olarak, %3 penolik ve iyodofor, içeriği yüksek seviyede dezenfektan özelliği gösteren kimyasallar arasından çıkarılmıştır. Çünkü bakteri sporlarına karşı etkinliği kanıtlanamamıştır.

Dördüncü olarak, izopropil alkol ve etil alkol yüksek düzeydeki dezenfektanlar arasından, her ikisinin de bakteri sporlarını ve izopropil alkolün su seven (hidrofil) virüsleri (çocuk felci virüsü, coxsackie virüsü gibi) etkisiz hale getirmedeki yetersizliklerinden ötürü çıkarılmıştır. Son olarak, yüksek düzey dezenfektanların yüzeye maruz bırakılma süresi, bilimsel çalışmalara dayanarak 10-30 dakikadan 12 dakikaya indirilmiştir. 

Enfeksiyonların Engellenmesinin Önemi

Saif ve diğerlerinin (2004) belirttiği üzere, sağlık kuruluşlarıyla ilişkili enfeksiyonların her yıl dünya çapındaki ölümlerin binlercesinden sorumlu olduğu biliniyor. Aitken ve Jeffries’in (2001) değindiği üzere hastanede bulaşan (nozokomiyal) enfeksiyonların yaklaşık %5’i virüse maruz kalmaktan kaynaklanıyor. Tüm bunlara ek olarak çocuk servislerinde, virüslerin sağlık kuruluşlarından kaynaklı enfeksiyonların en az %30’unun sebebi olduğu biliniyor. Sattar’ın (2004) çalışmalarında da yer aldığı üzere virüsler sağlık kurumlarında oldukça yaygın olarak bulunuyor ve uzun süreler bu ortamlarda hayatta kalabilmek adına direnç gösterebiliyorlar. Bu anlamda, Cozard ve Jones (2003) ile Rutala ve diğerleri (2006); sağlık çalışanları, medikal araçlar ve bu ortamlardaki yüzeylerin enfeksiyon için birer virüs rezervuarı gibi işlev gördüğünü, ayrıca hastalara ve çalışanlara enfeksiyonun yayılmasında virüsün önemli bir görev üstlendiğini belirtmektedirler.

Hastane Ortamlarında Virüslerin Etkinliği

2003 yılında, hastane gibi sağlık ortamlarından bulaşan virüs hastalıklarının yayılımının SARS gibi dünya çapındaki salgınlara büyük katkı sağladığı kanıtlanmıştır. Lee’nin  (2003) belirttiği üzere SARS salgını birçok sağlık kuruluşunda, enfekte olmuş hastada, çalışanlarda, ziyaretçilerde ve gönüllülerde ortaya çıkmıştır. Dowell ve diğerlerinin (2004) açıkladığı üzere SARS-CoV virüsüne, salgın baş gösterdikten sonra hastane ortamındaki yüzeylerde de rastlanmıştır. Hota ve Weinstein’ın (2004) yer verdiği şekliyle yapılan çalışmalar, bu virüsün 24 saatten 72 saate kadar dış ortamda canlılığını sürdürebildiği göstermiştir.

Yüzeylerdeki Virüs Etkinliğinin Azaltılması

2003 yılında görülen ciddi akut solunum sendromu salgını (SARS) esnasında, sağlık hizmeti veren kuruluşlarda virüs nükleik asitlerin hastanelerde temas edilen yüzeylerde bulunması, virüsün yayılımda bu tür kuruluşların büyük rol oynadığı açığa çıkarmıştır. Ortamdaki temas edilen yüzeylerin dezenfeksiyonu yayılımı durdurabilir. Ancak yüzeylerdeki koronavirüsleri öldüren ilaçların verimliliği hakkında oldukça az veri mevcuttur.

Paslanmaz çelik yüzeylerin üzerinde virüs antiseptiklerinin etkinliği ile ilgili çalışmalar 2 tür vekil koronavirüse karşı niceliksel taşıyıcı metot yöntemi kullanılarak test edilmiştir. Bunlar farelerde görülen hepatit virüsü (MHV) ve bulaşıcı gastroenterit virüstür (TGEV). Öldürücü etken içeren ve test edilen antiseptikler sırasıyla; fenolik, %70 etanol, 1:100 sodyum hipoklorit, orto-phthalaldehit (OPA), anında el arındırıcı (%62 etanol) ve el arındırıcı sprey (%71 etanol) dür.

Sonuç olarak 1 dakikalık temasın sonrasında, TGEV virüsü için, bileşenlere göre ölçülen etkin virüs miktarındaki azalma oranları tespit edilmiştir. Sadece etanolün virüs etkinliğini her iki virüs tipi için de belli oranda azalttığı belirlenmiştir. Öldürücü maddelerinin içeriğinin uygulanacak virüsün çeşidine göre seçilmesinin önemi böylece ortaya çıkarılmıştır.

Yapılan çalışmada hastanede kullanılan 6 öldürücü ilaç SARS-CoV’un yerine geçecek şekilde kullanılan 2 çeşit koronavirüs olan MHV ve TGEV’e karşı test edilmiştir. Bu araştırma sonucunda elde edilen çıkarımlar, bir çeşit insan koronavirüsü olan 229E gibi önceden üzerinde çalışılan virüslere dair bilgi birikimini genişletmiştir.

Dezenfektasyon ve Sterilizasyonun Verimliliğini Etkileyen Faktörler

Bazısı organizmaların niteliğinden kaynaklanan, bazısı ise kimyasal ve dış ortamın fiziksel koşullarına dayanan etkenler dezenfektasyon ve sterilizasyonun verimini etkileyebilmektedir. Bunların farkında olmak, şüphesiz yapılan işlemlerin verimini arttıracaktır.

  • Mikroorganizmaların Sayısı ve Konumu

Diğer tüm koşullar sabit tutulduğunda, mikropların sayısı arttıkça onları yok etmek için gereken süre de artacaktır. Spaulding’in örnek verdiği şekliyle test koşullarında 10 adet Bacillus subtilis sporunu yok etmek için 30 dakika gerekirken; 100.000 sporu yok etmek için 3 saat gerekmektedir. Bu gerçek, medikal araç-gereçlerin dezenfektasyon ve sterilizasyondan evvel titizlikle temizlenmesinin önemini güçlendirmektedir. Müşkülpesent bir temizlikle ortamdaki mikroorganizmaların sayısının azaltılması, tüm mikrop yükünü öldürmek için gereken zamanı kısaltır ve etiketlemeye göre kullanılacak olan mikrop öldürücünün güvenlik sınırını arttırır. Araştırmacılar ayrıca grup halindeki hücrelerin ayrık olanlara göre yok edilmesinin daha zor olduğuna dikkat çekmişlerdir.

Mikroorganizmaların bulunduğu bölgenin niteliği de ayrıca değerlendirilmeye alınmalıdır. Birçok parçadan oluşan medikal ekipmanlar parçalarına ayrılarak temizlenmelidir. Sadece mikrop öldürücülerin temas ettiği alanlar arındırılabilecektir. Bu açıdan her noktanın titizlikle üzerinden geçilerek ve uygulama süresine riayet edilerek temizliğinin sağlanması son derece önemlidir. İmalatçılar, araç ve gereçleri üretme aşamasında temizliğine ve dezenfektasyon kolaylığına izin verecek şekilde üretim yapmaları hususunda teşvik edilmelidir.

  • Mikroorganizmaların Kalıtsal Dirençleri

Mikroorganizmalar çeşitli kimyasal ilaçlara ve sterilizasyon süreçlerine karşı farklı dirençler gösterirler. Çünkü sporlarının zarı ve korteksleri bariyer işlevi görür. Mikobakteriler dezenfektanın girişine engel olan, kolay şekil alabilen hücrelere sahiptirler. Gram-negatif bakteriler gibi direnci yüksek türler, dezenfektanları tanıyan bir dış çepere sahiptir. 

  • Dezenfektanların Potansiyeli ve Konsantrasyonu

Diğer değişkenler sabit tutulduğunda, konsantrasyonu daha yoğun olan dezenfektanlar daha etkilidir ve mikrobu öldürmek için ihtiyaç duydukları süre daha kısadır. Genel anlamda bilinmese de, yine de, her dezenfektan konsantrasyon ayarlamalarından benzer şekilde etkilenmez. Dezenfektasyon süresinin uzunluğu da mikrop öldürücünün potansiyeline göre değişmesi itibariyle önemlidir.

  • Fiziksel ve Kimyasal Faktörler

Dezenfektanların uygulanma sürecini etkileyen birkaç fiziksel ve kimyasal faktör arasında; sıcaklık, pH değeri, bağıl nem ve suyun sertliği sayılabilir. Örneğin, sıcaklık arttıkça, birçok dezenfektanın etkinliği de artar, ancak yine bazı istisnalar mevcuttur. Dahası, sıcaklıktaki çok fazla artış dezenfektanların gücünü yitirerek zayıflamasına sebep olur. Bu durum potansiyel bir sağlık tehdidi arz edebilir.

PH değerindeki artış, bazı dezenfektanlardaki antimikrobik aktiviteleri iyileştirir; ancak bazılarındakini ise azaltabilir. Ph, dezenfektan molekülünü veya hücre yüzeyini değiştirerek mikrop öldürücü faaliyetleri etkiler.

Bağıl nem, gaz halindeki dezenfektan ve sterilizasyon maddelerini etkileyen tek en önemli faktördür. EtO, klorin dioksit ve formaldehit bu gaz formundaki dezenfektan türlerinden birkaçıdır. (Rutala&Weber, 2008)

Suyun sertliği, içerdiği çift katyonlar (magnezyum ve kalsiyum gibi) sebebiyle etkileşime girerek çökelti oluşumuna sebep olabileceğinden, belirli türdeki dezenfektanlarda ölüm oranını azaltır.

  • Organik ve İnorganik Maddeler

Serum, kan, irin, dışkı veya yağ gibi organik maddeler en az iki şekilde dezenfektanların antiseptik özelliklerine müdahale edebilirler. En yaygın olan şekliyle, organik madde ile öldürücü antiseptik arasında kimyasal bir reaksiyon gerçekleşebilir. Bunun sonucu antiseptik etkinliğini kısmen veya tamamen yitirebilir. Klorin ve iyot bu tür reaksiyonlara meyillidirler. Bunun yerine, organik maddeler mikroorganizmalar için fiziksel bir bariyer görevi üstlenerek onları koruyabilirler.

İnorganik kirletici maddelerin de mikroorganizmalar üzerinde koruyucu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Bu çıkarım da medikal teçhizatın dezenfektan ve sterilizasyon sürecinden evvel titizlikle temizlenmesinin altını bir kere daha çizmektedir.

  • Uygulanma Süresi

Eşyalar antiseptiklere minimum uygun görülen süre kadar maruz bırakılmalıdır. Çoklu çalışmalar düşük düzeydeki dezenfektanların bitkisel bakteriler, mayalar, mikobakteriler ve virüsler üzerindeki etkinliğini 30-60 saniyelik uygulama süresi için tespit etmişlerdir.

Buraya tıklayarak bize ulaşın.

Kaynakça

  1. Hulkower, R. L., Casanova, L. M., Rutala, W. A., Weber, D. J., Sobsey, M. D. (2011). Inactivation of surrogate coronaviruses on hard surfaces by health care germicides. American Journal of Infection Control, 401-407.
  2. Kampf, G., Todt, D., Pfaender, S., Steinmann, E. (2020). Persistence of coronaviruses on inanimate surfaces and their inactivation with biocidal agents. Journal of Hospital Infection, 246-251.
  3. Rutala, W. A., Weber, D. J. (2008). Guideline for disinfection and sterilization in healthcare facilities. USA: Centers for Disease Control and Prevention.
ayzerilaclama:
İlgili Mesaj